Kadınların geçmişte kariyerlerinin, başarısının ve hatta varlığının erkek meslektaşlarına göre geri planda tutulduğu pek çok alandan biri de sanat dünyası olmuştur. Yeteneği ve başarıları görmezlikten gelinmiş, ancak model olarak veya ilham perisi gibi kavramlarla ön planda olabilmiştir. Bu anlamda örnek olarak ele alınabilecek pek çok kadın sanatçıdan biri de Lee Miller’dır. Gerek fotoğraf makinasının önünde yer aldığı modellik döneminde, gerekse fotoğraf makinasının arkasına geçtiği fotoğrafçı olarak kariyerinde ataerkil zihniyete ve erkek egemen yaklaşıma, toplumun dayattığı toplumsal cinsiyet rollerine meydan okumuş ve tüm cesaretiyle özgürlüğünü ve bağımsızlığını tercih ederek, kariyerine yeniden başlama konusunda cesur adımlar atmaktan geri durmamıştır. Bu çalışma ile Lee Miller’ın özel hayatındaki travmalar, ciddi dönemeçler ve kariyerinde modellikten fotoğrafçılığa, sonrasında ise moda fotoğrafından deneysel fotoğraf ve sonrasında savaş foto muhabirliğine kadar üretimde bulunduğu her alanda başarısının, eserleri üzerinden ortaya konması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda Miller’ın model olarak yer aldığı fotoğraflardan, sürreal deneysel çalışmalarına, savaş ve moda fotoğraflarına kadar fotoğrafları incelenmiş, Miller hakkında alan yazın araştırması yapılmıştır. Miller’ın sadece model veya sevgili, ilham perisi olarak anılmaması gerektiği, aynı zamanda doğru bildiğine inanması ve kendini geliştirme, yeni şeyler öğrenme, deneme ve başarma konusunda da kendinden sonrakilere ilham verici bir sanatçı olduğu düşünülmektedir. Bu düşünceden yola çıkarak ülkemizde fotoğrafçı kimliği hakkında herhangi bir akademik çalışma yapılmamış olmasının eksikliğinin giderilmesi yönünde literatüre katkı sağlanması hedeflenmiştir.

One of the many fields in which women's careers, achievements and even presence have in the past been kept in the background compared to their male counterparts has been the art world. Her talent and achievements have been ignored, and she has only been at the forefront as a model or muse. Lee Miller is one of the many women artists who can be taken as an example in this sense. She challenged the patriarchal mentality, the male-dominated approach and the gender roles imposed by the society both in her modelling period when she was in front of the camera and in her career as a photographer when she was behind the camera, and she did not hesitate to take bold steps to restart her career by choosing her freedom and independence with all her courage. This study aims to reveal the traumas and serious turns in Lee Miller's private life and her success in every field she produced in her career, from modelling to photography, from fashion photography to experimental photography and then to war photojournalism, through her works. In this direction, Miller's photographs, from his photographs as a model, to his surreal experimental works, to his war and fashion photographs, have been analysed and literature research on Miller has been conducted. It is thought that Miller should not only be remembered as a model or a lover, a muse, but also as an artist who inspires those who come after him to believe in what he knows right and to improve himself, to learn new things, to try and achieve. Based on this idea, it is aimed to contribute to the literature in order to eliminate the lack of any academic study on the identity of the photographer in our country.