Sanat, insanlıkla paralel bir doğrultuda gelişmiştir ve sürekli olarak değişimler geçirerek insanlığın bir anlatısı olmuştur. Birey ve bireyler, duygu ve düşüncelerini sanat aracılığıyla dile getirmişlerdir. Sanat, bir irdeleme ve sorgulama yöntemi ya da bir dil olarak tanımlanması gerekirse bu dilin ve anlatının insanlıkla birlikte ve paralel olarak değiştiği ve geliştiği söylenebilir. İnsan ve sanat ikilemi, aydınlanma dönemiyle geri dönüşü olmayan bir yola girmiş, modern olma ve modernleşme artık sanatın da bir sorunu olmuştur. Günümüzde sanatın sadece yüzey üzerinde yapılan bir renklendirmeden ibaret olmadığı da aşikâr olmuştur. Özellikle günümüz 21. yüzyılında eğilimlerin ve anlayışların hüküm sürdüğü bu çağda atık olanın da sanat mekânlarında yerini aldığını görmemiz mümkündür. Bitki ve minarelerin yanı sıra, sanat mekânlarında artık canlı hayvanların da yerlerini aldığını görmekteyiz. Sanatçılar doğayı yansıtan imge yaratıcıları değil, doğanın birer parçası olmalıdırlar. Sanatçı, gerek zihinsel gerekse ruhsal varlığını yeniden keşfetmek için, tıpkı bir simyacı ve büyücü gibi doğal varlıkların kökenlerine inmeli ve yeni düzenlemeler yapmalıydı. Bakır, su, nehir, toprak, kar, ateş, hava, taş, elektrik, yerçekimi, büyüme ve yükselme gibi şeyler, sanatçıya yol gösteren en dolaysız malzemelerdir. Önemli olan doğaya egemen olmak ya da yansıtmak değil, doğayla birlikte yaşamak ve düşünmek daha önemlidir. Bu düşünceler bağlamında yoksul sanatın temsilcileri kompozisyonlarında ve tasarılarında kullanılan nesnenin seçimi, onun kullanım şekli ve oluşturduğu yan anlam ile bu düşüncenin yönünü belirlemeye çalışmışlardır. Karşı olunan toplumsal değerlerle zıtlık-tezatlık oluşturması ekseninde kullanılan nesnenin-nesnelerin basit-sıradan ve ham şekilde; su, toprak, taş…gibi doğada bulunan masrafsız ve doğal-organik olması gerekiyordu. Özetle, yoksul yani fakir olması gerekiyordu.
Art has developed in a direction parallel to humanity and has become a narrative of mankind through constant changes. Individuals and individuals expressed their feelings and thoughts through art. If it is necessary to define art as a method of inquiry or inquiry or as a language, it can be said that this language and narration have changed and developed in parallel with and in parallel with humanity. Human and art dilemma has entered into a way that can not be reversed by the period of enlightenment, modernity and modernization have become a problem of art. Nowadays, it is also obvious that art is not just a coloration on the surface. Especially in this 21st century, where trends and insights have prevailed, it is possible to see that the waste also takes its place in art spaces. In addition to plants and minarets, we see that living animals also take their place in art spaces. Artists must be part of nature, not image creators that reflect nature. The artist had to descend into the roots of natural beings, like alchemists and sorcerers, and make new arrangements in order to rediscover their mental and spiritual existence. Things like copper, water, river, soil, snow, fire, air, stone, electricity, gravity, growth and ascension are the most direct materials to guide the artist. The important thing is not to dominate or reflect nature, but to live and think together with nature. In the context of these thoughts, the representatives of the poor art have tried to determine the direction of this thought with the choice of the object used in its compositions and designs, its usage and its side meaning. The object-objects used in the axis of contradiction-contradiction with the social values against are simple-ordinary and crude; water, soil, stone, etc ... in the nature of being free and natural-organic should be. To sum up, it was supposed to be poor, poor.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.